10 Haziran 2009 Çarşamba

yiyince tanrıların ne yediğini tahmin etmek zor olmayan meyve!..



Sezonu açtım..
Zaten yazın gelmesini istediğim bir iki şeyin içindedir karpuz.
Söyle buz gibi kıpkırmızı (zaten kırmızı ile bi alıp veremediğim var) ve tatlıysa hele de..
Başlı başına rituel..
Önce seçmece:
Alırsın eline şöyle bi tartarsın sonra tokatlarsın poposunu aşk ve şevkle...
Gerisi yalan..
Şahsen ben anlarmış gibi yapıp ilkini bırakıyor ikincisini alıyorum.
(çok havalı oluyo. Benden yardım isteyenler bile oluyo.)
Kesmece:
önce sap kısmı kapak şeklinde çıkarılır,şapkada kalan kırmızı yer kaşıklanır
sonra ''kütürt'' diye ortadan ikiye bölünür.(kütürt sesi karpuzun iyi seçildiğinin de işaretidir)
Daha sonra dilimlenir..:
Çok yetenekli olanlar -ki ben onlardan değilim-dilimleme aşamasında çekirdeklerini de devre dışlı bırakabilirler. Bu aşamada dilimleyen karpuzun en kapışılan yeri göbeğinden iç etme hakkını -gizlice- kullanır.
servis:
Yeter derecede soğutulduktan sonra-dişler donmayacak ama buz gibi olacak- beyaz peynir, ekmek yerine ve zamana göre rakı ile servis edilir.
İçine 35lik rakı votka enjekte ederekte denenmiştir(ben beğenmedim)
Eskiden tam misafirler ayaklanırken daha karpuz kesecektik diyerek misafirlik süresi uzatılırdı(mış)..
yeme:
Dilimlenerek -hem en kalsiği hemde en misafir için olanıdır-
Kaşıklanarak -evde kendin kendine ya da aileden birileriyle beraberken-
Kaşıkla dondurma topları şeklinde -Dışarıda porsiyon hesabı size pahalıya mal olduysa-
Isıra ısıra -Yarım ay şeklinde kesilir çocukken yada film çekimlerinde sevimlilik olsun diye-
göbekten -sedar ortaç misali fantazi-
yedik bitti mi?
hayıııırr.. kabuğu denize düştüyse sezon daha da tamamdır.

Haydi yüzmeye....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder